O’nun için güneşin gözyaşı diyorlar. Taşlaşmış bir ışık, bal rengi ile gözleri kamaştırıyor. Tüm zamanların en etkileyici parfüm maddesi olduğu bile söyleniyor. Tabi böyle bir güzelliğin sertleşmiş formuna ulaşması binlerce yıl alıyor. Aslında oluşum aşaması biraz değişik. Ama sakın önyargıya kapılmayın. O, aslında dünyanın en sesli hayvanı olan ispermeçet balinasının, sindiremediği kabuklu yiyecekleri kusmasının güneş ile etkileşiminden doğuyor. Hatta bilim adamlarına göre bu etkileşim milyonlarca yıl alıyor. Yüksek miktarlarda seyreltildiğinde ortaya şahane bir koku çıkıyor. Ama günümüzde bu kalıntıların maliyeti o kadar yüksek ki gelişen teknoloji ile birlikte bu tatlı rayihanın sentetik formları kullanılıyor.
Amber ağır bir kokudur. Taşıması kolay değildir. Piyasada dünya kadar parfümde amber kullanılır fakat bunların büyük bir çoğunluğunda bu notanın hükmünü, kalitesini fark edemezsiniz. İyi bir amber parfümü yoğun esanslar ile birlikte harmanlandığında (vanilya, labdanum, gül, benzoin gibi) muhteşem kalitede, kalıcı sanatsal bir koku elde edilebilir. En azından benim amber parfümlerinden yana beklentim böyle. Amberin kadifemsi dokunuşu, tatlı notalarla beraber beni her zaman cezbetmiştir. Mesela gül parfümü içinde doğru miktarda kullanılmış amber notası, o parfümü farklı bir boyuta taşıyabilir. Hal böyleyken piyasadaki, bence en güzel olan, üç amber parfümünü söylemeden geçmek olmaz.
Serge Lutens’in klasikleşmiş parfümü Ambre Sultan şimdiye kadar denediğim en iyi amber parfümleri arasında başı çekiyor. Kuru ve bitkisel notalar ile açılış yapan parfüm, benzoini, vanilya ve mür ağacı notasıyla mükemmel bir kalıcılığa ulaşıyor. Bu parfümü her kullandığımda etrafımda ki insanların “hangi parfümü kullanıyorsun, şahane!” dediklerini söylemeden geçmemeliyim. Özel bir gecede, üzerinizdeki smokin ya da şık bir elbise ile beraber bu parfümü giydiğiniz zaman tüm gözler üstünüzde olacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder