12 Nisan 2016 Salı

Çikolatanın Tatlı Tarihi ve Parfümler

Christopher Columbus’un kakao ağacını keşfeden ilk Avrupalı olduğuna inanılıyor. Hatta Columbus İspanya’ya getirmek için yerlilerden kakao bitkisini ele geçirdiği de rivayetler arasında. Aslında kakao bitkisi Güney Amerika’da para birimi olarak kullanılıyormuş ama Columbus amcamız yapmış yapacağını ve ülkesine bu kakao bitkisini getirmeyi başarmış. Ancak İspanya kralı ve onun mahkemesi kakao ağacının değerini göz ardı etmiş.
Kakao ağacının kökeni ve yetiştirilmesi orta ve Güney Amerika’ya dayanıyor. Kakao ağaçlarının çekirdekleri, çeşitli ürünleri yapmak için kullanılıyor. Şimdi kakao ağaçları, ekvator çevresinde, Karayip, Güney-Doğu Asya, Samoa Güney Pasifik Adaları ve Afrika’da bulunuyor. Kakao çekirdeklerinin üretimi Mayalara kadar uzanıyor aslında. Daha sonra Orta ve Güney Amerika’daki Aztek uygarlıkları baharatlı içkileri için ormanda bolca kakao ağacı yetiştiriyor.

1828 yılına kadar kakao, aristokrat kesiminin bir nektarı olarak kalıyor. Hollandalı kimyager Coenraad Johannes van Houten kavrulmuş kakao çekirdeklerinden kakao yağını ayırarak toz haline getirdiği kakaoyu keşfediyor ve onu daha kolay ulaşılır bir forma sokuyor. Kek ya da diğer tatlılarda kullanılabilecek kıvama getiriyor. Tabii bu tozun suyla karışmasını kolaylaştırmak için birkaç kimyasal işlem uyguluyor. Bundan sonra çikolatanın modern çağı başlamış oluyor. 1847 yılında Joseph Fry, eritilmiş kakao yağına kakaoyu ekleyerek çikolata barını keşfediyor. 1868 yılında küçük bir şirket olan Cadbury, İngiltere’de çikolata şekerlemesi kutularını pazara sürüyor ve birkaç yıl sonra sütlü çikolata markete giriyor ve Nestle buna öncülük ediyor. Gittikçe güçlenen çikolata dünyanın güçlü bir ekonomik değeri aslında. Bir çoğumuz bunu garipseyebilir ama şuan Amerika’da 4 milyar dolarlık bir endüstri.
İzlediğim dizideki bir replik aklıma geliyor. “Bunun tadı bir günah kadar güzel!”. Yurtdışında sıkça gidip gelen yakınlarım bazen öyle güzel çikolatalar getiriyorlar ki yediğimde aklıma ilk gelen şey bu oluyor. Bazen ne diyet ne de başka bir şey dinliyor. Bir anda midenide giriveriyor umursamaz bir şekilde. Tabii aynada pişkin pişkin gülüyor suratınıza yediğiniz fazla çikolatalar. Ama gene de vazgeçemiyoruz ondan. Bunu fırsat bilen parfüm endüstrisi de parfümlere katıveriyor onun cazibesini. Kokladığımız anda uyarılıyoruz ve iştahımız kabarıveriyor. En belirgin haliyle Angel ile giriyor koku duyumuza. Tabii Angel içinde tamamen farklı bir formla giriyor ve Angel bizi şoka uğratıyor kokusal kimliği ile. Chanel’in Coromandel parfümü Angel’in yakın arkadaşı ama Angel ne kadar net iseCoromandel bir o kadar kolay giyilebilir, sevimli ve cilveli.  Peki neden daha seksi olmasın çikolata? Gerard Ghislain bunu fark etmiş olacak ki 1969 yılının seks devrimini çikolatanın karakteriyle yoğuruyor. Kahveyi ekliyor, gülün saten yumuşaklığı ve paçulinin karşı konulmaz gücüne arkadaşlık ediyor. Böylece 1969 Parfum de Revolte doğuyor. Gurme notalarla arası olmayan Francis Kurkdjian tatlı Amyris’ine sütlü çikolata katıyor ve parfümü daha lezzetli ve kalorili bir forma sokuyor. Tabii Tom Ford’un Black Orchidparfümü unutmak ona büyük bir haksızlık olur. Bu kez çikolata tütsüler ve reçineler ile kaplanıyor. Biraz tuber ve floral efekt ile bir diva oluyor adeta.
Çikolata damak tadımızdan, koku duyumuza kadar bize eşlik eden mükemmel bir şey.  Onu keşfeden için yattığı yerler nur olsun misali dua ediyorum ve izninizle hemen mideme bir çikolata indiriyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder